Osmanlı da
İstanbul Beyefendisi…
Bandırmalı
Ali Efendi (Öztaylan), bugün gittikçe derinliğini kaybeden dünyamızın sayıları
oldukça azalan İstanbul beyefendilerinden biri. Bu güngörmüş zarif ihtiyarın
eski Dersaadet insanın hayat felsefesine dair anlattıkları, “Geçmiş zaman olur
ki, hayali cihan değer!” dedirtecek cinsten:
“Osmanlı’da
hamaldan tutun da boyacıya kadar herkes terbiyeden nasiplerini almışlardı. Umum
öyleydi. ‘İstanbul’un kedi köpekleri , Avrupalılar’dan daha terbiyelidir.’
Denilirdi. Çünkü kediye ayağını vuran, kuyruğuna bir şey bağlayan yoktu.
Eski
kıraathanelerde herkes masaların etrafında toplanır, kendi aleminde çayını içer
sohbet ederlerdi. Masaların üzerinde de çıngıraklar bulunur, yüksek sesle konuşulduğu
veya gürültü patırtı yapıldığı zaman kıraathane sahibi hemen çıngırağı çınlatır
ve ‘edep ya hu’ diyerek sükunete davet ederdi. Umumi hava böyleydi.
Kadınların
tekneden kıyıya çıkacakları zaman , tekne sahibi eline değmesin diye ceketinin
kolunu elinin üzerine doğru çeker , öylece hanımların kolundan tutup karaya
çıkmalarına yardımcı olurlardı. Her semtin beyefendisinin kendisine has
hasletleri vardı. Beşiktaşlı başka…Emirganlı başka…Üsküdarlı başka… Kimse
birbirinin önüne geçmez…Herkes birbirine yol verme nezaketi yüzünden
tramvayları kaçırırlardı. İşte bütün bu güzellikleri yıktık; ama yerine ne
ikame ettik?”
Muhaddis
Şeyh Muhtasaril Kittani boşuna dememiş:
Herhangi biriniz , bir şeyhin terbiyesini görmezse , hemen koşup Türk
terbiyesi alsın. Türk demek , Osmanlı demektir. Osmanlı demek de İslam
terbiyesi demektir.”
Kaynak:
Sohbet
Tadında Tarih/İbrahim Refik.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder